http://www.yusufuyanik.com/wp-content/plugins/wp-o-matic/cache/96fc2_enkrcytc1290081574.jpg

Sosyal ağların günümüzde ulaştığı noktayı sosyalleşme adına olumlu bir yöntem olarak yorumlayabilir miyiz? Yoksa sosyalleşme sadece sanal kimlik ile mi sınırlı?
18/11/2010 13:47

Facebook, Twitter, FriendFeed, Tumblr, Last.Fm, MySpace ve daha niceleri. Sosyal ağlar artık hayatımızın her noktasına işleyen bir araç ve biz bu aracı istediğimiz yöne sürükleyebiliyoruz. Sadece sanal kimlikler üzerinden 1 sene içerisinde zor edinebilecek bir çevreyi birkaç günde (ve hatta daha kısa sürede. Bu tamamen sizin sosyal ağlarınızı nasıl yönettiğinize bağlı bir parametre) edinebilmek mümkün.

Sanal kimlikler artık neredeyse gerçek kimlik kartların yerine geçecek. Öyle ki, işe alım süreçlerinde sosyal ağlarınızı incelemek isteyen firmaların sayısı artık hiç de az değil.

Dünyanın en kalabalık sosyal ağı Facebook, sosyal ağların lideri konumunda

İşe sosyolojik parametreleri dahil etmeden yaklaşalım. Sosyal ağ denilen kavramlar günümüz medyasını da iyiden iyiye şekillendiriyor. Artık internete girebilen bir birey, haber almak için ajanslara üye olmak zorunda değil. Aynı şekilde artık gün içerisinde neler olmuş öğrenmek için anahaber bültenlerini takip etmek zorunda değil. Bu türde varyasyonların sayısı bir hayli fazla.

Değişen Medya

Haber alma özgürlüğü denilen kavram, internetin özgürlüğü ile birleşince ortaya kapsamlı bir haber platformu çıkıyor. Hemen şöyle bir örnek verelim; geçtiğimiz günlerde özel bir havayoluna ait bir uçağın sağ motru seyir esnasındayken arızalandı.

10 sene önce biz bu olayı sadece haber bültenlerinden öğrenebilirdik. Fakat uçağın yolcuları, ellerindeki cep telefonları ile oturdukları yerden motorun fotoğrafını çekip Twitter üzerinden paylaşarak olayı an be an belgeledi. Arkadaşının iletisini okuyan bir Twitter kullanıcısı, yazılan iletiyi Retweet ederek (kendi sayfasında yer ayırarak kendi listesine duyurma olayı) haberi başka kişilere ulaştırdı. Bu olay zincir halinde ilerleyerek haber kaynaklarına kadar ulaştı.

Konvansiyonel medya yerini artık yavaş yavaş sosyal medyaya bırakıyor

Ayrıca şanslıysanız haber kaynaklarından önce bile iletinin size ulaşma ihtimali var. Bu olay şunu gösteriyor; artık herkes potansiyel bir haberci. Zira fotoğraf veya video ile belgelediğin bir olayı saniyeler içerisinde tüm dünyaya sunabiliyoruz.

Gerçek ile Sanal Kimlik Ayrımı

Biraz önce anlattıklarımız, sosyal ağların medya demokrasisinin ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor. Artık haberciler de haberi izleyiciler ile birlikte öğreniyor. Şimdi sosyal ağlara bir de sosyolojik parametreler ekleyerek bakalım. Teoride sosyal medya denilen kavrama olan güven üst düzeydeyken neden sosyal ağlarda tüm işler kusursuz bir işleyişe sahip değil?

Sosyal medya sayesinde artık herkes tek bir tuşla haberci konumunda olabiliyor

Bu soruya sosyal ağların site üyelerine sundukları normlar tamamen kişinin sosyalleşme becerileri üzerinden belirleniyor şeklinde cevap verebiliriz. Zira her sosyal ağ üyesi, üyesi olduğu siteyi birbiriyle aynı verimlilikte kullanamıyor. Bu da sosyal ağ denilen kavramdan çok daha öncesine dayanan bir durumu yeniden ortaya çıkarıyor.

İnsanlar ile iletişim kurmakta zorlanan bir birey, bilgisayar karşısına geçtiğinde, oluşturduğu sanal kimlik ile aktiviteden aktiviteye koşabilir, ezberlemiş olduğu sosyalleşmenin sınırlarını aşabilir.

Kimlik Ayrımının Etkileri

Diğer taraftan bir sanal kimlik oluşturmak ile işin bittiğini zannedebilir ve sosyal ağlardan sıfır verim alabilir. Bu ayrım, sosyalleşmenin artık eskisi kadar zor olmadığı düşüncesiyle çelişiyor. Toplum içerisinde sosyalleşme denilen kavrama uzak olan bireylerin çoğunluğu sosyal ağlarda da etkili olmakta zorlanıyor.

Sadece sınırlı sayıda bir kesim gerçek hayatta sosyalleşme ile sanal kimliğiyle sosyalleşme arasında uçurum olmasını sağlayabiliyor.
Sosyalleşme olgusunu araç olmaktan çıkarmadığınız sürece kazançlı olmanız muhtemel

Halihazırda sosyal çevresi hayli geniş olan bir birey ise, mevzu bahis ayrımın tam tersi bir şeklini yaşıyor. Sosyal ağlarda da gerçek hayattaki gibi başarılı olacağından emin olan bir birey, sosyal ağları son derece verimsiz kullanabilirken, iyi gözlem yapıp networking olayını kurallara uygun bir şekilde gerçekleştiren sosyal bir birey ise gerçek kimliği ile sanal kimliğini sorunsuz bir şekilde paralel hale getirebiliyor.

Facebook Üyeleri Tembelleşiyor mu?

O halde suçu sosyal ağlarda aramamak lazım. Yazının başında dediğimiz gibi, sosyal ağlar sadece bir araç. Bu aracı ne şekilde kullanacağımız ise tamamen bize bağlı bir durum.

Amerika’da bulunan Ohio Eyalet Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre Facebook’a üye olan öğrenciler ile Facebook’ta aktif hesabı olmayan öğrencilerin notları arasında ufak da olsa bir fark var. Bu fark, 0.5 puana denk geliyor. Üniversite mantığına göre düşünürsek, Facebook’u olmayan öğrenci bir sınavdan A alıyorsa, Facebook’ta aktif olarak yer alan öğrenci BA alıyor.

Yapılan bir araştırmaya göre Facebook kullananlarda
tembellik belirtilerine rastlamak mümkün

Araştırma ne kadar sağlıklı ve ne kadar geçerli bilemeyiz, fakat sosyal ağların araç olmaktan çıkıp amaç haline dönüştürüldüğü anda “gerçek” sosyalleşme kavramından uzaklaşıldığını tahmin etmek çok da güç değil. Ayrıca gerçek kimliğiniz ile sanal kimliğiniz arasındaki ayrımı da net bir şekilde belirlemeniz gerekiyor.

Aksi takdirde toplumun normları dijital dünyanın normları ile sizi kimlik karışıklığına doğru sıkıştırmaya devam edecek.
Sosyal Çizgi

Söz gelimi, bir Facebook komünitesine üyesiniz ve burada sosyalleşme eylemini gerçekleştiriyorsunuz. Komünite üyeleri gerçek hayatta bir buluşma talep etti ve bu sayede sanal kimlikleri kaldırıp gerçek kimlikler üzerinden devam etmek istedi.

Bu aşamada vereceğiniz karar (buluşmaya katılmalı mı katılmamalı mı?) sizin, hangi kimliğinizi daha fazla benimsediğinizi, bu vesileyle de sosyal ağları bir araç mı yoksa bir amaç mı olarak kullandığınızı gösterecektir. Eğer buluşmaya olumlu yaklaşıyorsanız, sanal kimliğiniz sizin için sadece sosyal ağlara giriş kartınız. Fakat eğer buluşmaya olumlu yaklaşmıyorsanız, sanal kimliğinizi koruma gayreti içerisindesiniz demektir.
Bu durumda bir kimlik çatışması yaşıyorsunuz denilebilir. Zira buluşmada sanal kimlikler kalkacak ve (adı üzerinde) o kimlikler hiç var olmamış gibi davranılacak. Dolayısıyla buluşmayı reddeden birisi için sosyal ağlar kesinlikle bir araç olmaktan çok uzaktadır.

Sosyal Kurum

İşin artık bir de kurumsal tarafı var. Nasıl ki bir internet kullanıcısı gerçek ve sanal kimlik olmak üzere iki kimlik arasında mekik dokuyorsa, kurumsal firmalar da kurumsal kimlikleri ve sanal kimlikleri arasında mekik dokuyor. Tabii ki onlarınki biraz daha farklı bir dokuma şekli.

Zira kurumsal bir firma için, sanal kimlik ne kadar kurumsal kimliklerine yakınsa, sosyal ağlarda başarı o kadar yakındır. Bu, kurumsal firmaların sosyal ağlarda ciddi bir tavır sergilemesi gerekiyor anlamına gelmiyor.

Müşteriler ile etkileşimlerinden, firmanın internet dışı kararları ve hareketleriyle internet üzerindeki söylemleri ve hareketlerinin tutarlılığına kadar oldukça sıkı bir çalışma içerisinde olması gerekiyor. Bu da ancak kurumsal kimlik ile sanal kimliğin olabildiğince tutarlı olması ile mümkün.

:: Sosyal ağların genel durumu ile ilgili yorumlarınızı bizimle paylaşın

Yazan: Akhun Aktosun
SDN – ShiftDelete.Net